Tıpta yaşanan onca gelişmeye rağmen, kanser illetine henüz çözüm bulunamadı. Aslında teorik olarak çok basit bir hastalık. İnsan hücresinin bozularak kötü huylu tümöre dönüşmesi, kendi yararlı hücresini tüketmesi. Vücudun, bu kendisinden olan hücreyi düşman olarak görmeyip, onunla savaşmaması.

Yaşadığımız Kırk yıllık terör sorununun en büyük sebebi de bu aslında. Vücudumuza ülkemize yayılmış geni bozulmuş kanser hücresi. Öyle ki ülkemizin kalbi, TBMM kadar nüfus etmiş durumda.

Osmanlı tarihi. Cumhuriyet Tarihi. Kurtuluş savaşı. Ne büyük kahramanlıklar ile dolu bizim tarihimiz. Ne çok savaşmışız. Ne çok canlar vermişiz biz. 28 Ekim 1927 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti döneminin ilk nüfus sayımı yapıldığında ülke nüfusu 13 milyon 648 bin 270 olarak belirlenmişti. Üç kıtaya hükmeden koca imparatorluktan Balkan savaşları, 1. Dünya Savaşı, nihayetinde Kurtuluş Savaşında verilen onca can. Toprağa verilmiş gencecik bedenler. Geride kalan, açlıkla savaşan, her nevi bulaşıcı hastalıkla mücadele eden, ortalama insan ömrünün 35-40 yıl olduğu bir halk.

Savaşlar ve özellikle son savaş, Kurtuluş savaşı halkın devleti ile bütünleşmesi şeklinde geçmekte idi. Topyekûn savaş. Düşmanın net olduğu, gözle görüldüğü, hakkını yemeyelim, günümüz şartlarında karşılaştığımız mücadelesini verdiğimiz, adına terör örgütü dediğimiz namert düşmanlarımızdan daha mert idi.

Onlarca, yüzlerce, binlerce değil, milyonlarca şehit verdik. Yılmadık. Bugünlerde çokça yanıyor canımız. Şehitler veriyoruz. . Üzülüyoruz. Üzüleceğiz. Ancak acımızı değil, öfkemizi büyüteceğiz. Kahırlanmayacağız. Yılmayacağız. Dik duracağız.

Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Aksine onlar diri olup Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar. Allah’ın lütfundan kendilerine vermiş olduklarıyla sevinç içindedirler ve arkalarından henüz onlara kavuşmamış olanları, kendilerine bir korku olmayacağı ve üzülmeyecekleri üzere müjdelerler." (Ali Imran, 3/169-170) Onlar bilsek ne büyük makamdalar.

Onlar… Silaha, bombaya, rokete adım adım yürüyor onlar. Gözünü kırpmadan şehadete gidiyorlar. Çoğu kez sırtından vurulmuş olsa da, yine de oradaki sivil vatandaşın burdu kanamasın diye kılı kırk yarıyorlar.

Bunu hangi ekonomik beklenti yaptırabilir? Hangi para, hangi mevki, hangi ödül onları kurşuna doğru yürütebilir? Allah aşkı. Vatan aşkı. Onlar birer kahraman. Kahramanlara selam olsun!