Hep içten bir ses işitir kulaklarımız. Bazen sessiz bir rüzgâr gibi fısıldar bazen de hırçın dalgaların sahile vurduğu gibi şiddet ile çarpar.
"Neydi o haykırış ve içten yakarış." diye sorarsak kendimize eğer; "O beni mavi sanıyordu, boğuştuğum siyahları bilmeden." yanıtını alırız.
İnsanın yüzü gülerken herkes mimiklerdeki tebessümü görür.
Kimse o gülümseye erişebilmek için sarf edilen gayretlerin ve zorlukların geçmişini görmez.
Güçlü insanlar her zaman mavi bir renk gibidir. Hem göğü andırır hem de denizi.
Göğü temsil ederken yüksekliği simgeler, denizi temsil ederken de derinliği anımsatır.
Yükseklik ve derinliğin sembolü olan mavi kişiler aslında siyahın bizahati gölgesidir.
Çünkü siyahı mağlup edecek bir bileğe ve yüreğe sahiptirler. Siyah vardır elbet lakin onlar siyahı maviye gömerler.
Hep yüzlerinde tebessüm vardır. Bir baktıkça bir daha bakmak ister insan. Yoklukları hemen fark edilir, varlıkları baharın toprağa bereketi gibi kendisini hissettir.
Olsun da uzakta olsun diye tebessüm ettiklerimiz aslında siyahin galibi olan mavidir.
Engin yürekleri vardır. Acılarını ve hüzünlerini hep içlerinde mahkûm ederek ıslah olmuş duygular ile gülümserler hayata.
Duydukları çok şükür, doydukları huzurdur.
İşte bu minvalde ilerleyen insanlar için zorluk yoktur. Varlık onlar için var olmak değil zorluğa karşı direniş içerisinde dua ve sabır içinde çaba sarf etmektir.
Maviyi temsil eden bir insan, etrafına huzur verir. Sükûneti temsil eder. Her yerde saygı ile anılır ve sevgi ile uğurlanır.
Siz siz olun, etrafınızdaki maviyi temsil eden kişileri itina ile koruyun ve onları en kalbi duygularınız ile sevin.
Belki siyah olmanıza rağmen sizde mavi tarafınızdan sevilir ve sayılırsınız.
Serdar BOZDOĞAN
Stratejist – Yazar