İnsan fıtratını tanımakla elimize neler gececiğini bilmeliyiz.Varlığımızın sır olduğu üzerinde durulur elbette bunun bazı gerçeklikleri vardır ama işi sır deyip de savsaklamak olmaz.Çok uzun sürecek bir insan inşasına başlarken her şeyi biliyoruz iddiası elbet insan fıtratına aykırıdır.Kolaylaştırmak için ikili bir yapı ilk anda işimizin önünü açar ama zaman geçtikçe insanı tanımak da madde ve ruh bağlamının yeterli olmadığı ortaya çıkar ki çözüm genel anlayışların tanınmasıyla aşılır.
Yüce Allah biz insanı en güzel bir biçimde yarattık derken insanın mükemmelliğine işaret etmiş ardından sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik diyerek insana bazı hakikatları anlatmıştır.
İyi ve kötünün ölçüsü ne olacaktır.
Günümüz dünyası insanı her şeyin merkezine yerleştirip ölçünün insan üzerinden tanınmasını yapıyor ama bu kadim bilgiyle çatışmakta insanın bu denli odakta tutulmasının zorlukları da her geçen gün artmaktadır.İnsan bu sıkleti taşıyamaz.Parçalara bölüp ayrıştırdığımız hayat genel anlamda elimizden kayıp gitmekte ayrıntılar bütünün anlaşılmasının önünde bir engel olarak durmaktadır.Tarihsel süreç içinde bu günü yaşamıyor aslında hayata geldiğimiz an itibariyle insanlık tarihine dahil oluyoruz.Koca bir insanlık birikimi önümüzde ki yıllarda akıllı insanlara daha nice güzellikleri de gösterecek.Hikmet gökkuşakları üzerimizde ona bakacak göz acaba oradan aldığı ışık ile hangi karanlıkları aydınlatacak.Kendimizi alıp zirvelere taşımak zorundayız.Dinimiz insan fıtratında yer alan kötü özelliklerin değiştirilmesinde insana büyük görevler düştüğünü hatırlatmış bunun da salih amellerle mümkün olduğunu beyan etmiştir.Namazlarımızda sıkça okuduğumuz Asr suresinde dile getirilen hususların içinde salih amel sabırla birlikte zikredilir.Günlük davranışları ilahi olandan ayırmakla iyi yapmadık dini metafizik alanın bir noktası olarak tanımlamakla geleceğimiz yer burası olacaktır.Kuşatan yaşayan ve yaşatan bir müslümanlık milletimizin can suyudur.
Yüzyıl geride kaldı iki büyük dünya savaşının sonuçları fikir dünyasını da değiştirdi.Tarihsel süreçte varlığını koruyan düşüncelerin bu gün için yeniden anlaşılmasında modern zamanların bize sağladığı irfanlardan yararlanmalıyız.İnanç başta olmak üzere anlatım biçimlerini gözden geçirmekte büyük yarar var.Millet olarak en büyük sorun ise daraltılmış alanda din tanımlanması yapmaktan geçiyor.
Dinimiz dünyamız içindir.Metafizik kavramları insan üstü bir boyutta ele almak bilim alanında söz konusu olabilir ama günlük hayatın bizden istediği davranışlar ve duyum biçimlerini nereye yerleştireceğiz.Dine bir zarar gelmesin derken din den dahası hayattan olmak ne garip bir tezat.Yüce Allah kitabında dünya örneklerini verirken hayvanları ,bitkileri bile günlük hikmet alanına taşımış bal arısından,ırmaklardan,dağlardan,madenlerden börtü böcekten misaller vererek hayatın içinde yaşanılan bir dinden bahsederek şeytanın oyunlarına da dikkat çekmiştir.
Günümüz insan metafizikle dini aldatmaktadır.
Bilgi sağnağı altında yaşayan malumat sahibi insanları yola getirecek en büyük güç normal hayata dönmek olayları müslüman ferasetiyle değerlendirmektir.
Dilerim bu hikmeti bizde Molla Cami gibi şöyle dile getiririz
Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin /Tenlerde ve canlarda nihan hep sen imişsin
Senden bu cihan içre nişan ister idim ben/ Ahir şunu bildim ki nişan hep sen imişsin.