Ramazan…
Ne güzel bir ay. Ne kutlu bir ay. Aç kalmanın, susamanın, maddi yoksunluğu hissetmenin ne tatlı bir huzuru var. Gürül gürül akan çeşmeye baka kalmak. Yaratan’ın onlarca nimeti önümüzde iken, nimete elini sürmemek. Vazgeçmek. Sabretmek. Onca nimete bakıp şükretmek. Ne için, yaratanın rızasına nail olmak için.
Gecenin bir yarısı, bünyemizin hiçte alışık olmadığı bir saatte kalkmak, acele ile bir şeyler yiyip içmek, siyah ip ile beyaz ipin birbirinden ayrıldığı saatte ebedi yurdumun üstünde inlediği ezan sesi ile, insanın varlığını hissettiği, alemin rabbine ilk namazına durduğu… Sabah namazını eda etmek…
Sahur ne güzel.
Hiçbir şey yokmuş gibi, yılın on iki ayı, üç yüz altmış beş günü oruçluymuş gibi sabahları erkenden yine rızık peşinde işimizin gücümüzün başına geçmek. Normal günlerde içtiğimiz sigaranın, çayın, yediğimiz yemeğin, içtiğimiz suyun aklımıza bile gelmemesi. Akşama doğru kafalarımızın bulanması, hatta anlatılanı idraki yeteneğimizin kaybolduğu, garip bir ilahi sarhoşluk şeklinde geçen son dakikalarımız…
Oruç ne güzel…
Sofraya kurulup ailece. Çorçocuk, eş, anne baba. Yada komşularımız, misafirlerimiz ile hiç olmadığı kadar dolan sofralarımız. Huşu içinde beklediğimiz ezan sesi. Şerefelerde yanınca lambalar. Aleme yayılırken Allah-u Ekber nidası. Bir hurma, bir zeytin. Yada yarım bardak su. Hiç tatmadığın kadar lezzetli su. Hiç yemediğin kadar lezzetli yemek.
Oruç açmak ne güzel…
Yemek üstüne sıcak bir çay, yada bir orta kahve. Herkesin çehresinde yarı bayram sevinci. Sırf Rabbinin rızasını kazanmak için, verdiği söz ile tuttuğu bir oruçlu günü ifa etmenin huzuru ve neşesi içinde. Ardından akşam namazı, bilahare teravih namazının hazırlığı. Gökyüzü hep açık. Sela ile en yakın camiye doğru atılan küçük adımlar. Hep birlikte huzur ve huşu içinde kılınan otuz üç rekat namaz.
Teravih ne güzel…
Olmuştur mutlak, hastalık vesilesi ile yada seferi olduğumuzdan oruç tutamadığımız gün. Hani ne tatsız tuzsuz gelmiştir yediğimiz yemek, içtiğimiz su. Ramazan ayı haricinde bile aldığımız tadı alamamışızdır yediğimizden, içtiğimizden.
Sahurun tatlı mahmurluğu, orucun asaleti, zarafeti, oruç açmanın yarı bayram neşesi, teravihin arınma hissi içimizden ruhumuzdan eksik olmasın.