Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır.Her mesleğin kendine göre kutsal yanları vardır. Yaşanılan durum, toplumun ihtiyaçları, içinde bulunulan süreçler bazen hep bir kenarda olan, çoğu kez burun kıvırdığımız mesleklerin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serer. Örneğin bu günlerde sağlık çalışanlarımızı alkışlıyoruz. Her türlü sağlık sorunumuzda başvurduğumuz,ayakta yada yatarak tedavimizi gerçekleştiren, ameliyat eden, kaybedince değerini anladığımız sağlığımızı bize geri veren sağlıkçıların değerini yaşanılan pandemi sürecinde daha iyi anladık. Teşekkür ettik. Takdir ettik. Balkonlarımızdan alkışladık.
Ama yok bu yazımızın konusunu sağlıkçı kardeşlerimiz oluşturmuyor. Başka bir meslek grubu oluşturuyor. Hep göz önünde olan ama hiç görünmeyen, hep kahraman olan ama en az takdir teşekkür edilen, çok az alkışlanan.
Polisler.
Bu hafta Polis haftası. 10 Nisan da Polis günü. Onları, yapılan iş ve işlemleri sağlıkçı kardeşlerimizle kıyaslamak gibi bir düşüncemiz tabi ki yok.
Yapılan araştırmalar, insanların yaptığı işi severek yapmalarında, görevlerini ifada daha başarılı olmalarında, daha mutlu bir hayat sürmelerinde, kendileri ile daha barışık olmalarında, para, sosyal statü ve rütbelerden daha önemli bir davranış biçiminin daha etkin olduğu sonucuna ulaşmışlar. O davranış biçimi TAKDİR.
Bitmeyen çalışma saatleri, çerçevesi çizilmemiş görev dağılımı, mesai kavramının olmaması gibi etkenler sonucunda kendini daha dinç, daha sorumlu hissetmesinin, diğersi güne daha özverili başlamasının en büyük etkenlerinden birisi takdir edilmek.
Aslında bu hayatın her anlamında geçerli değil midir? Öğrenci öğretmeninden iyi not ama yanında aferin bekler. Çalışan patronunun kendisine değer verdiğini hissettikçe kendisini daha güvenli hisseder, daha çok yaratıcı olur. Hatta eşi tarafından sevildiğini sayıldığını takdir edildiğini hisseden kişi hayatta daha başarılı olur.
Biz Polisleri çok az takdir ediyoruz.
Her türlü izinsiz gösteri ve yürüyüşün müdahale unsuru, devletin temsilcisi, dirlik ve birliğinin bekçisi olmak polis olmak. Devlete atılan her kurşunun ilk muhatabı, en büyük hedefi polis olmak. Vatanın bölünmez bütünlüğüne kast edenlere siper olmak, gerekirse can almak can vermek polis olmak. Hiçbir makam, mevki, ekonomik getiri karşılığı bu yük taşınmaz. Bu risk alınmaz, elbise giyilip polis ünvanı alınmaz. Her meslek kutsaldır mutlak. Her mesleğin kendine göre avantajları, dezavantajları vardır. Ancak bazı mesleklerin karşılığı ne para, makam, ne mevkii olabilir. Gönül vermek gerek. Üzerinde taşıdığı üniformanın hakkını vermek gerek.
Onların soğuk duruşları, her zaman ciddi hal ve ruhaniyetleri bir tedirginlik oluşturmuştur. Belki geçmiş yıllarda mesleğe yakışmayan davranışların da polis imajının olumsuz ifadesinde etkisi olmuştur. O yüzden çocuklarımızı korkutmuşuz “bak polis amcaya veririm seni” diye. Belki hala hatalı davranışlar vardır. Hani üç yüz bin kişilik büyük bir meslek grubunda teşkilata yakışmayanlar çıkacaktır. Onları da teşkilatın kendi içinde eritmesi, son yıllarda görece artan eğitim, kültür ve donanım özelliklerini halka yansıtacak, halkıyla bütünleşecektir.
Polislerimiz bugünlerde emekli maaşlarımızı eve getiriyor. Yolda ateşimizi ölçüyor.65 yaş üzeri vatandaşlarımızın domates patlican biber ihtiyaçlarını giderip evine teslim ediyor.Her zamankinden daha çok çalışıyor, kendini bu kez de sağlık yönünden riske atıyor.
Onlar kocaman teşekkürü gönülden takdiri hak ediyor. Vesilesi ile polis haftasını ve polis günlerini kutluyorum.