Günümüz yazarlarından VEDAT ALİ KIZILTEPE Bey yeni bir kitabıyla okurlarının karşısına çıktı.” Bir Kırık Bebek” kitabı yazara göre roman olarak isimlendirilse de kitap hikaye örgüsüyle kaleme alınan bir eser. Roman nedir? Hangi edebi türe bu adı verebiliriz, romanın hikayeden farkı nedir?
Roman: hayali olmayan anlatı biçimlerinden ,yani mektup , hatıra,özgeçmiş,günlük ya da tarih gibi yazı türlerinden , eş deyişle belgelerden meydana gelen bir sanat ürünüdür. Üslup bakımından genel ayrıntılara ve dar anlamda öykünmeye önem verir.
Romanda : özerklik, kurgusallık, tarihi olma, sıradan insan, olay örgüsü, karakter oluşturma, çevre, hayatın bütünlüğü,üslup gibi ayrı, ayrı yazı konusu olan olgular olmalıdır. Bu saydığım özelliklerin çok azı” BİR KIRIK BEBEK “ kitabında yer alıyorken esere roman adını vermek hayli büyük bir iddia.
Kitabı şöyle özetleyebiliriz: Esra adlı kahraman ve onun etrafında meydana gelen trajik olaylar kitabın sayfalarında. İğfal edilen genç kız , şehvet arzuları, iki cinayet, sefalet derecesinde yaşanan yoksulluk, geçim sıkıntıları, hayatta kalma zorlukları, eğitim ve öğretim hayatı, liseli aşklar, üniversite sınavları, hastalıklar kabuslar ,düşler düşünceler. İki cinayet işleyen Esra liseyi bitirir, üniversiteyi kazanır, Konya da okur orada birinin metresi olur sonra K.Maraş ta öğretmenlik yapar , kendisine Malatya dan aşık olan PEYAMİ’ yle evlenir çocukları olur, evlilik sorgulamaları başlar,trafik kazası, ihmal edilen günlük hayat ve ZÖHRE NUR annesini boğar.
Başı cinayet sonu cinayet olan kitabı okuyup bitirdiğimde psikolojim allak bullak oldu ne aramış ne bulmuştum gerçi kitabı elime aldığımda kitap kapağından damlayan kanların elime bulaşacağını düşünememiştin.
Deprem sonrası bu denli acı yaşamışken okuduğum eserin kaosundan etkilendim. Nasıl roman yazılmalı? Hayatta var olan kötülükler üzerinden gitmek cazip olabilir ama bunun bir ölçütü olmalı ki bu yazım tekniği açısından bu mümkün iken günahı, suçu, olumsuzlukları bu şekilde yazmakla bir metin roman olmamalı. Batı roman dünyasından KAZANCAKİS in YENİDEN ÇARMIHA GERİLEN İSA kitabı önümde ölçü olarak dururken VEDAT ALİ Bey in kitabı ancak öykünün bazı şartlarını üzerinde taşıyabilir. Şimdi bazı alıntılar yapayım:
Esra nın annesinin “ Erkekler salaktır biraz. Aklını kullan. Gençliğini kullan. Onlar seni kullanmaya çalışacaktır. Sen onları kullan, peçete gibi kullan kullan at” (sh.31) sözünü çok az bir anne söyler bu yoldan gidilirse son tabi ki hezimet olur. Ahlaki değerlerin yok sayıldığı kitle olabilir ama toplum geneli hiç te böyle değildir. Düşünceye bu bir örnek olurken kitapta ki zaman hataları için şunları söylemeliyim.
Kitapta yer alan zaman atlamaları için bir örnek vereyim: Esra KONYA ya fakülte eğitimi için gider yurda yerleşir yurdun ilk yılında MARAŞ depremi olur Esra bunun üzerine MALATYA yı arar (sh 88) ailesinden haber alır sonra üç yıl (sh .110) geçer fakülte biter tayini MARAŞ a çıkar yazar Esra Maraş a gelmeden yedi ay önce MARAŞ depremi (sh 130) oldu kitapta diye geçer bu zaman savrukluğu hayli düşündürücü.
Kitabın en duru ifadeleri PEYAMİ nin sözleri olarak (sh. 163) de geçer.
Günümüzün sosyal şartlarından hayli etkilenen yazar metropol kentlerinin çılgın hayat şartlarının zorluklarını kaleme almaya gayret ederken doğal insanı unutarak kalemiyle ruhu arasında kalmış yer insani tavırları övmeye çalışsa da olumsuzu yazarak dertleri biraz daha artırmıştır. Hülasa kısa yazıda sonuç; yazarın emeği daha farklı konularla buluşursa ortaya nitelikli eserler çıkar!