Zor günler bu günler. Rakamsal olarak yüzde elli zam alan işçi, paranın alım gücü karşısında şaşkın.
Zor günler bu günler. Kulağa hoş gelen tutarda maaş almaya başlayan memur tedirgin.
Zor günler bu günler. Esnaf neyi nasıl alacağını, hangi fiyata satacağını bilmiyor. Aldığını yerine koyamıyor. Koyduğu etiket fiyatına kendisi bile inanamıyor.
Bir avuç mazot 25 TL. 6 ay önce uçak bileti aldığın fiyata otobüs bileti alamıyorsun. En düşük emekli maaşı 2500 TL ile markette sepeti dolduramıyorsun. Eskiden verilen emekli ikramiyesi ile bir ev alınıp, kapının önüne bir araba çekilmesi La Fontenden'den masala dönmüş. Artık emekli ikramiyesi ile 40 metrekarelik bir artı bir daire bile alınamıyor.
Gıda sıkıntısı, her an başka coğrafyalara sıçrama tehlikesi bulunan savaş. Hatta tüm dünyayı yerle bir edebilecek bir nükleer savaş tehlikesi.
Vesselam, zor günler bu günler. Gerçi bu halk alışkındır zor günlere. İktidarlar değişir, bakanlar başbakanlar değişir, dünya değişir. Makus talih değişmez. Zor günler için daima bir sebep vardır. İstisnalar hariç
İstisna; Kur korumalı mevduat hesabına para yatıranların 3 aylık karı 60 milyar Türk lirası. Yeni hizmete açılan 18 Mart Şehitler Köprüsünün maliyeti ise 40 Milyar Türk lirası.
İstisna ülkemize has değil tabi. Dünyanın en zengin 8 kişinin mal varlığı, tüm dünyanın yarısı ediyor.
Küresel ekonomi ve kapitalizmin korkunç yüzünün net resmi de burada ortaya çıkıyor aslında. Tüm dünya bir araya geldik, sekiz kişiyi doyuramıyoruz.
Öznelimize dönecek olursak, Yorucu, yıpratıcı ve ekonomik olarak yıkıcı iki yıllık pandemi sonrası, biz hayatta kalanlar için feraha çıkmak, tabiri yerinde ise kırlara çıkıp oynamak başka bahara kaldı.
Evet fazlaca siyah oldu.
Sezen Aksu’nun Gülümse şarkısında dediği gibi, Belki şehre bir film gelir ,Bir güzel orman olur yazılarda,İklim değişir, Akdeniz olur,Gülümse..
Olsun zor olsun, güç olsun... Bu bahar olmazsa başka bahar olsun. Umut her daim var olsun.