Herkesin bir mürşidi var.
Benimki, kabul buyurursa Mehmet Akif Ersoy. Safahat’ı her okuduğumda onu rabıta ediyorum. Her mısraına gözlerim doluyor. Müridi olmayayım da ne yapayım? Şu satırlara bakar mısınız? “Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem / Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım!” Bu şiirle başlıyor Akif, Safahat’ına. Aynı şiirinde “Ne tasannu bilirim ne sanatkârım” diyor. Onun sanatı bilmediğini söylediği yerde, üdeba olarak anılmaktan Allah’a sığınırım!
***
Edebiyatın temelinde edep vardır, adap vardır. Bir zaman oldukça eski bir arşivden Orhan Şaik Gökyay’ın yürüyüşüne denk gelmiş, izlemiştim. Orada anladım bunu. Adımları bile sert değil, bakışları bile latif. Nefesi bile bir ölçüyle alıyor. Nezaketin tecessüm etmiş hali adetâ… Edebi tatbik ediyor, adabı teşvik ediyor. İşte üdeba, edebiyatla meşgul kimse yani, onun gibi olur. Yaşayarak yazar şiirini.
***
Kahramanmaraş yine coşku doluydu bu hafta. “Uluslararası Şiir ve Edebiyat Günleri” gibi nefis bir organizasyona ev sahipliği yaptı. Uzaktan uzağa izledim, iç çektim, ah ettim. Keşke ben de orada olabilseydim. Sonra şöyle sunucuya gözüm ilişti. Programın sunuculuğunu Okan Bayülgen yapmış. Okan Bey’in edebiyatla ilgili olduğunu bilmiyordum doğrusu… Gerçi birkaç kitabı seslendirmişliği var ama! Ardından konuklara baktım. Tanıdık bir isim aradı gözlerim. Ali Avgın ağabeyin ödül aldığını gördüm. Çok mutlu oldum. Ömer Yalçınova’yı göremedim. Görmek isterdim. Ali Akbaş Hoca’yı görmek isterdim mesela. O da yoktu, en azından ben göremedim.
***
Mehmet Akif Ersoy’dan, Orhan Şaik Gökyay’dan verdiğimiz örneğe dönelim şimdi. Kadife ceketlilerin dünyasında “belediye şairi” diye bir tarif var. Kimdir bu “belediye şairi”? Ödül almak için yazan, avanta resepsiyon kuru pastalarına bayılan, hele hele uçak bileti de teklif edildiyse havalara uçan bir modeldir bu. Açtır, çiğdir, çirkindir. Kitap fuarlarına, ödül günlerine bayılır. Kendisini zorla “çağırtır”. Hatta biraz daha “merdi kıpti” ise ödül verdirtir!
***
Şimdi gelelim eniştem beni niye öptü meselesine. Bütün bunları anlattım çünkü anlattığım tarzda kimseleri memleketimde istemiyorum. Bu programda var da mı söyledim? Hayır! Olmasın diye söyledim. Çünkü Kahramanmaraş’ta düzenlenen bu program, edebiyat dünyasının en seçkin törenlerinden biri. Kısa sürede en seçkin töreni olma potansiyeline sahip. Böyle rafine isimlerle yoluna devam ederse, ilerleyen süreçte UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na edebiyat alanından dahil olacak, adımızı dünyanın sayılı kentlerinin yanına yazdıracağız. Bu vesileyle; Duran Doğan Bey’i ve ekibini alkışlıyor, halis niyetlerinde muvaffak olmalarını diliyorum.